Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Aralık 2011 Perşembe

YENİ YILA BEŞ GÜN KALA

Pazartesi gecesi,çekimlerden eve geldim,aslında Salı da diyebiliriz.Kapıyı açtım,bir yerlerden hafif bir ışık geliyor,aslında hiç kimse yok,biliyorum Acam Qunem de,daha sonra gelicek...Şaşırdım doğrusu...Salona girince anlaşıldı,bana sürpriz yapmışlar torunum ve Aca...Çok eski yıllarda,hep dışarda kutlar,eylenir,içer,dans ederdik.Torundan sonra Qunem de toplanmak adet oldu,çok da iyi oldu,cümbür cemaat yemek yemeler,hediyeler,oyunlar,harika yılbaşları...Geçen sene,evde olmasak bile bizim eve de çam ağacı koyup süslesekte,ben ölmeden görsem,demiştim.Laf ola beri gele diye...Çok heyecanlandım ağacı görünce,hemen Cicikle fotoğraf çekmiye başladık,tam görmemişin oğlu misali...



Kikirikte ağacın başında poz verdi...
Sonra uyku hazırlığına başladı...
Sabah pek de güzel görünüyordu ağacımız...
Ekmek koydum her zaman ki gibi,martılar yavaş yavaş gelmiye başladılar...
Bu sefer Kikirik kaçırdı bu  eylenceyi,seyredemedi...


Ne konuşuyorlar çok merak ettim...
Sen çok yedin artık bana bırak demiş anlaşılan,ilk gelen gitti...
Zaten yalnızca ikisi değildi,birde havadan geçerken ekmekleri kapıp kaçanlar var daima,onları yakalamak çok zormuş.Yani Cicik öyle diyor...Ben onun yalancısıyım...
Salı akşamı 2012 yazısının aralığından bir hilal göründü,ya yılın son küçülmesi,ya da ilk hilali,daha yeni yıla girmeden,o kadarını  bilemiyorum,gökbilimci değilim...Siz benim peri nine olduğuma bakmayın...Ben burada yalnızca ANNECİK im...Yeni yılda hepinize,sağlıklar,mutluluklar,bol kahkahalar...2012 de görüşmek üzere...

6 Aralık 2011 Salı

07.50-0915 05.12.2011 İSTANBUL ve TRAFİK

Uzun zamandır vakit bulup,bloglara ilgi gösteremiyorum ya,pek çok şeyi unutmuşum.En önemlisi de fotoğraf koymak,Cicikte uyarmadı beni...Varıştan koymaya başlamalıydım ki,ilk fotoğraf yola çıkış olsun.Benimki şimdi ters...

Bu köşeyi dönünce,çekim yapılan stüdyoya geliyoruz.
Tam bir burun buruna vaziyeti,neyseki çarpışmadılar...(altta)

Biraz Fatih Sultan Mehmet Köprüsü rahattı,tıkış fıkış değildi...

Bu ilginç görüntüyü kaçırmadı Cicik
Her yer,acaip ve yüksek binalar,üst üste yığılmış siteler ve arabalar,arabalar her arabada bir kişi...




Yol kenarında bozulan ve düzeltilmeye çalışılan arabalar...


Bu da düzeltilmeyip,ittirilen araba...

Evin önünden bindim,arkadaşları alacağımız yerlere kadar,yine milim milim gidiyoruz...Qune'ye söyledim,senelerdir her sabah böyle dedi...İlk defa bu dizi için karşıya geçiyorum ben,hiç bu halini bilmediğim için bana ilginç geldi,tabi ki Ciciğe de...O yüzden böyle bir yazı çıktı,artık fırsat buldukça,Cicikle beraber,bişeyler karalamıya çalışmak niyetindeyiz...Sevgiler...

9 Eylül 2011 Cuma

BLOG ARKADAŞLARI

Yedi eylül çarşamba günü,istanbulda olan Leylak Dalı ile tanışmak için Kadıköyde Hümeyra kafeye gittim,Qunemle birlikte...Çok hoş bir sürprizle karşılaşacakmışım meğer ,bir kişi değil,kişilerce karşılaştım,tanıştım...


Biz tanışıp konuşurken Hümeyra Kafenin tatlı kedisi bizi gözlüyor,ortada bir yaramazlık filan olmasın diye,kulağı tetikte bekliyor...
Çok güzel başladı toplantı,fotoğraflar çekildi,konuşuldu,pek çok şey paylaşıldı...En uzun konuşmalar,kitaplar,filmler ve tabiki bloglardı...Hepsi genç cıvıl cıvıl kızlar,kültürlü,akıllı,çalışkan...



Ortada oturan,İstanbulda misafir olan Leylak Dalı...Gurubun en yaşlısı bendeniz cennet kuşuydu...











Hepimize hediyeler getirmiş,ikisi ismine uygun,leylak kokulu kurşun kalemler,şık bir sunum...Bir de kendi hazırladığı mis kokulu lavanta torbaları...

Ayrıca bir arkadaşımız(Zeynep)boyayıp üzerine değişik çizimler yaptığı,ilginç çakıl taşları verdi hepimize,uğur getiricek güzelliktelerdi...









En önemlisi masadaki dostluk havası ve kokusuydu,hiç bir şeyle kıyaslanamıyan...







Okunan kitaplar,sevilen yazarlar,sinema günleri,İstanbul,İzmir,Antalya,edebiyat toplantıları ağırlıklı, çok güzel bir sohbet ve tanışma toplantısı oldu...Blog isimleri havada uçuştu,diğer arkadaşlardan haberdar olundu...Kısaca kimsenin kalkası gelmedi...Bir arkadaş taaa Tuzladan gelmişti...Toplantıya ve arkadaşlara verdiği değerin ölçüsüdür bence...Çok mutluyum,iyiki bilgisayar kullanmayı öğrendim ve birazcık geliştirdim ve onun sayesinde bu güzel arkadaşlarla tanıştım...




Böyle doğal ortamları çok seviyor benim Cicik,kaçırmıyor hemen dürtüklüyor beni,hadi çalışalım diye...



Ayrılmak istemesek de ayrılık vakti geliyor,yolu uzun olanlar önce kalkıyor sonra yavaş yavaş dağılıyoruz...Qunegonduma teşekkürler,ne iyi oldu beni de getirdiği...




Hümeyra Kafenin kediciği sohbetimizden memnun kalmış ki,birazcık mahzun bakışlarla bizleri uğurladı,sevdim sizleri kızlar,yine gelin beklerim,der gibi bakıyordu...Çoook uzun zamandır fotoğraf koymuyordum bu bloga,çünkü bana hep zorluk çıkarıyor.Bir alıp veremediği var benden,bilemiyorum ben...Umarım bundan sonra daha sık görüşürüz...




Akşam önce Quneye geldik,evlerine dönmekle mutlu olan,Minu ve Bıcırık(nam'ı diğer Şişko)bizi karşıladı...



Oynaşmaktan vaz geçip,ciddi ciddi bizi dinlemeye başladılar...Şu kedi milletine bayılıyorum doğrusu,çok akıllılar laftan anlıyorlar,çok tatlılar,sevecenler,oyuncular,kızları güzel,oğlanları yakışıklı,bebekler desen inanılmaz,dayanılmaz,sevmeden,mıncıklamadan durulmaz....
Neyse gece bitti eve döndüm...Böyle günlere bayılıyorum...















7 Mayıs 2011 Cumartesi

DİDİMDEN BODRUMA GÖZÜMÜZE TAKILANLAR

Didimden çıktık yola,Cicik çok heyecanlandı,uzun bir yolumuz var,ne fotoğraflar çekerim ben şimdi,diye kulağıma fısıldadı..



Önce Apollon tapınağına uğradık,kızlar gezdiler,ben zaten gezmiştim.Başka bir yazı konusu,şimdi yeri değil...Hemen hemen öğleni yaptık,daha önce arkadaşımla geldiğimiz bir bahçe vardı.Orası diyip tamamen başka bir yere götürdüm çocukları...Benim bu adres bulamamam çok komik...

Burası yeni bir yer,kaynana dillerine bayıldım,meyveleri yakın bir tarihte oluşucak,buradayız demiye başlamışlar bile.

Önce köy ekmeği ve zeytin yedik,zeytinyağı çok güzeldi...Sonra İzmirin meşhur çöp şişinden çöplendik,yumuşacık ve lezzetliydi.. .

Ve yine yollardayız...


Herzamanki gibi önce Bafa gölü,sonra hemen her ağaç,her değişik görüntü,Cicikle benim gözümüze takılan her şey...



Bir süre sonra deniz başladı,ıssız sessiz yerlere bile çöp bidonları konmuş,çok beyendik Cicikle...Medeni bir davranış,çöpünü yola atma sakın,biriktir,biz sana çöp tenekesi koyduk,diyorlar...Kocaman bir aferin onlara...


Zeytinler yine allah bilir kaç yüz yıllık,her sene dallar yenileniyor gibi,gövdelerse yaşlandıkça yaşlanıp,kabarıp,eğilip,bükülüyorlar,inanılmaz bir estetikleri var...Bakmıya doyamıyor insan...


Uzaklardan,yerleşim yerleri geliyor,gözümüze takılıyor,yine iki katlı bembeyaz evler...Yani genellikle...



Tabelalardan pek anlamam ama Muğla il sınırlarına giriyoruz galiba...


Bodruma girmeden doğruca Bitez Koyuna yöneldik...


Ben Biteze ilk defa geliyorum,eski halini bilmiyorum...Çok itiş tepiş değil ama,yine de yamaçtaki siteler,sanki çok burun burunalar.Ya da buradan öyle görünüyorlar...


Fotoğrafları çekerken çok belirgindi her şey,iki gün geçipte sıra bloga koymaya gelince her şey çok şaşırtıcı oldu...Niyesi yok,neredeyse her yer aynı,yollar,beyaz evler,zeytinler,deniz,tepeler,inili çıkışlı yollar,her yer neredeyse fotokopi yapılmış gibi...

Bir fotoğraf koyup,yazısını yazıp,başka bir fotoğraf koyamıyorsun(ya da ben yapamıyorum o işi)önce fotoğraflar sonra aralara yazılar,çık işin içinden çıkabilirsen,bir de benim yaşımda,teknoloji özürlü olursan,sen seyreyle gümbürtüyü...



Öyle ya da böyle becerebildiğim kadar yaptım.Cicik hayatından memnun,emeklerim boşa gitmiyor dedi bana...




Arabanın içinden fotoğraf çekmiye bayılıyorum.Sonra gördüm,ön camın üzerinde ne idüğü belirsiz bir leke varmış ve ben hiç görmemişim...Yüzümdeki bir çift göz herhalde süs ve lüks...


Bodruma geldik sayılır,eski yeldeğirmenleri göründü...
Arabanın içinde bile belli oluyor,inanılmaz bir rüzgar esiyor...


Evet rüzgar beni savurup duruyor,öyle güzel ki her yer,bırakamıyorum bir türlü...




O güzelim tepede kaktüsler ve çiçekleri...


Ve o inanılmaz manzara,nasıl bırakabiliriz,nasıl?


En tepeye çıktım ama,dışarda duramayıp araya girip oturdum.Alabildiğine uçuruyordu rüzgar beni,savura savura,birde kulaklarım sesinden perişan oldu rüzgarın...Kızlarım ve torunum,yeldeğirmenlerinin hepsini,içerden dışardan gezdiler,fotoğraf çektiler,ben deli gibi onları gözledim,sanki başlarına bir şey gelirmiş,uçarmış muçarmışlar,Alis gibi diye...


Sonunda arabaya doluştular,Bodruma girdik...Bundan sonrası zaten yazıldı,çizildi Nam'ı diğer ANNECİK'te...Sözüm ona yazılar bir ya da iki fotoğrafla,orada olacaktı...Burada ise ağırlık fotoğraflarda iki satırcıkta tanıtım yazısı olacaktı...Cekti caktı,benim gibi geveze nasıl yapsın bu işi...Elimden bir kelime çıkıyor,arkasından kelimeler akıp gidiyor...Tutabilene aşkolsun...Çok sıkılıyorsanız yazın da bileyim lütfen...Yoksa böylece devam edip gidicek bu işler...Bir iki gün buralarda görünemem herhalde,işler yoğunlaştı gibi görünüyor...Şimdilik eyvallah!...